Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı Adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Kütahya mitinginin akabinde Birgün müellifi L. Doğan Tılıç’ın sorularını yanıtladı. Pazar günü gerçekleşecek seçimlerle ilgili konuşan Kılıçdaroğlu, “Yüzde 100 birinci çeşitte kazanacağız. Halkın sağduyusu ikinci çeşide müsaade vermeyecek. Türkiye’nin problemlerinin bir gün bile gecikmeye tahammülü yok” sözlerini kullandı.
Kılıçdaroğlu’nun röportajından bir kısım şöyle:
Korkunç şeyler olabileceğini siz söylediniz. 14 Mayıs akşamı silahlı insanların sokaklara çıkabileceğini siz söylediniz. Mafya, SADAT, torbacı çeteler koalisyonundan kelam ettiniz. Sonra insanlara 14 Mayıs akşamı sokağa çıkmayın dediniz. Seçimi kazanırsanız ve o silahlı beşerler sokağa çıkarsa, sandığı ve sonucu kim koruyacak. Devlet değil parti kurumuna dönüştüler dediğiniz kurumlar korur mu? İktidarın meselesiz ve barışçıl olarak devredileceğine inanıyor musunuz?
Kesinlikle o denli olacak. Kaybedecekler ve bırakıp gidecekler. Şundan herkes emin olsun; 1.5 yıldır sandıkların güvenliği için çalışıyoruz. 1.5 yıldır sandıklarda vazife alacak şahısları eğitiyoruz. Bu hususta herkes emin olsun.
İkincisi, sokağa çıkılmasın sözlerim net anlaşılsın. Kimse zafer kutluyoruz diyerek taşkınlık yapmak için çıkmasın diyorum. Ancak sandıklara sahip çıkmak her bireyin vazifesi. Okulda sandıkların başında olacaklar, oylarını kullanan vatandaşlar olacak… Onlar olacak, bizim görevlilerimiz olacak, avukatlar olacak, sandık vazifelileri olacak. Rastgele bir sorun çıktığında avukatlar duruma derhal müdahil olacak. Bütün bunların hepsinin alt yapısı hazırlandı.
Biz büsbütün bu noktadan alacağız ve ülkeyi demokratik standartları gelişmiş, güçler ayrılığı oturmuş, fikir özgürlüğü önünde bütün maniler kaldırılmış, Batı uygarlığı ile, gelişmiş ülkelerle bağları güçlü, Avrupa Birliği’nin standartlarını getirmiş bir Türkiye yaratacağız. Üniversiteleri yasak değil bilgi üreten, üniversite hocalarının kanılarını açıkladı diye üniversiteden atılmadığı, yesyeni demokratik ve özgürlükçü bir sistem olacak.
Kazanacağınıza inanıyor musunuz? Nitekim? Ben yüzde 80 1’inci tıpta kazanırsınız diye iddiada bulunup teze giriyorum. İkinci tipe yüzde 20 ihtimal veriyorum. Bu argümanları kaybeder miyim?
Kaybetmeyeceksiniz. Mutlaka kaybetmeyeceksiniz. Yalnız yüzde 80 değil. Yüzde 100. Yüzde 100 1. çeşitte kazanacağız. Halkın sağduyusu ikinci çeşide müsaade vermeyecek. Türkiye’nin problemlerinin bir gün bile gecikmeye tahammülü yok.
Kazanacaksınız ve bahar gelecek… O denli diyorsunuz. Ne değişecek siz kazanınca?
Her şey değişecek. Çok şey değişecek. Artık, Erdoğan’ın “parti devleti”ne dönüştürdüğü bir Türkiye var. Kolonları yıkılmış bir Türkiye. Devletin temel kolonları yıpranmış bir Türkiye var. Mutfakta yangının olduğu bir Türkiye var, işsizliğin olduğu bir Türkiye var. Adaletsizliğin olduğu bir Türkiye, yolsuzlukların oluğu bir Türkiye var. Ağzını açanın mahpusa atıldığı, özgürlüklerin yok edildiği bir Türkiye var.
Biz büsbütün bu noktadan alacağız ve ülkeyi demokratik standartları gelişmiş, güçler ayrılığı oturmuş, fikir özgürlüğü önünde bütün mahzurlar kaldırılmış, Batı uygarlığı ile, gelişmiş ülkelerle bağları güçlü, Avrupa Birliği’nin standartlarını getirmiş bir Türkiye yaratacağız. Üniversiteleri yasak değil bilgi üreten, üniversite hocalarının fikirlerini açıkladı diye üniversiteden atılmadığı, orijinal demokratik ve özgürlükçü bir sistem olacak.
Gençler tivit atarken korkmayacak, en rahat beni eleştirecek. Mahkemeler bağımsız olacak ve buyrukla değil yalnızca hukuka ve yargıçların vicdanına dayanarak karar verecek. Gazeteciler bir cümle yazarken bin kere düşünmeyecek.
RÖPORTAJIN TAMAMI